Perşembe, Aralık 22, 2005

iyi reklam kötü reklam

bu bir liste olacak. aynı iş kolundaki reklamları da karşılaştırmicam. sadece iyiler ve kötüler...

iyiler
BSA türkiye reklamı. asansörle çıkan 2 polis bir yetkili ve onların peşinde olduğu bir iş adamı. adam güzel oynamış, güzel etki yaratmış. aferin... (bu arada bunu okuyan herkesin bilgisayarında en az 1 tane kırılmış program olduğunu biliyorum :D )

alex - card finans... fenerbahçe den ve onla ilgili herşeyden nefret ediyorum ama gel gör ki bonus'a ve garanti'ye laf atan bi card finans - finansbank reklamı çok hoşuma gitti... ve burda yasak olduğu için fazla uzağından laf sokuşturması (anlarsın ya işte saçlarını uzatıo) güzel olmuş (amerika da direk şirket adını verip lafı sölüyolar).

turuncular - denizbank... valla biraz fazla yalan olan birşeyi gerçekmiş gibi göstermişler. aslında çok iyi bi reklam değil. ama duyguyu çok güzel geçirmişler.. bu yüzden başarılı buldum...

aklıma şu anda başka iyi gelmio... devamı kötüler.

kötüler
Kurtlar vadisi dizisindeki tüm reklamlar... belki ilk oldukları için (bu alanda) felaket kalitesizler ama daha da önemlisi bunun farkında olduklarına emin olmama rağmen nasıl olur da bu işe devam ederler...

hsbc-carrefour reklamı. adam gelir halter kaldırıyo sanırız ama torba kaldırıyodur. bana çok saçma geldi. espiri olamamış bir düşünce. hele sonunda adamın kartını öpmesi iyice saçma...

vw türkiye... yabancı vw reklamlarının güzelliğine inatla itici bi şekilde DİYOSUNNN diye garip bi surat takınan adamın reklamı. araba ön plana çıkamıyo bile.

bosch ütü - önü ışıklı ütü yapmışlar, mantıklı. ama tanıtım tarzı, kadının adamı ışığı kapat göstereyim diyerek ütüye çekmesi. burda adamın ilişki anlamında bişiler beklemesi... bikere bir ütüyü kesinlikle bi adam alır. en azından türkiyede. ve tüm erkekler aldıkları şeyin en azından kutusunu okur...

akbank... fıkraları andıran ortamıyla ben onu yaptım ben bunu yaptım bende kredi aldım diyen reklam. gereğinden fazla para harcanmış... neden, çünkü akbank abuk subuk teknolojiler geliştiren firmalarla değil diğer bankalarla yarışıo... hadi mesaj şu olsun "biz teknolojiyi en iyi kullanan firmayız". e o zaman o garip amerikalıya ve japonmudur nedir o adam gerek yokki... hatta trene hiç gerek yok...

bu seferlik bu kadar yeter...

Salı, Aralık 13, 2005

bilgisayarcılar 1 - vatan VS gold

öncelikle kötülüklerinden bahsetmeliyim !

vatan :
bilgi bakımından yetersiz satış elemanları ! ne istediğinizi anlatıyorsunuz ve o konuda bilginiz yoksa bilgi istiyorsunuz. özellikle modemler ve wireless dağıtıcılar konusunda çok zayıflar. bana zamanında bu ürünü alın wireless ınızı yaymaya yarar dediler, evde kuramadım edemedim. netten araştırdım öğrendim ki sadece kendi markasındaki wireless modemlerle çalışan bir ürünmüş... vatan da tüm birimlerin kullandığı ve en basitinden bir kablo almak isteseniz bile kullanılması gereken bir program var. ve bu program çeşitli aralıklarla yenileniyor (doğal olarak). fakat yenilemeden çalışanlara bilgi verilmiyor. sabah ilk programı açıp giriş yapamayan anlıyor ki update uygulanmış. peki yenilenmiş program bilgisayarlara yüklenmiş mi ? hayır, herkes network den dosyayı bulup kendi yüklemeli. sanırım büyük firmalarda bile IT bölümü bulunmuyor demek bu...

gold
kadıköy gold da daha çok alışveriş yaptığım için orası için konuşabilirim. herşeyin başında daha çok ürünleri görmeden satın alıyorsunuz. yani bir bilgisayar toplatacaksanız gold un verdiği bilgiler üzerinden parçaları seçiyorsunuz çünkü oturup bir müşteri temsilcisi ile bu işlemleri yapmanız lazım. belki bu az bilgili kullanıcılar için iyi bir uygulama olabilir ama pek çok zaman aldıktan sonra "aa bunu mu almışım" demek garip olabiliyor. bunun dışında almak istediğiniz ürünü bir temsilciyle görüşmenize rağmen temsilciden alamıyorsunuz. önce ödeme yapmalı, ödemeden sonra ürün çıkıştan ürünlerinizi almalısınız. bu uygulama yoğunluğu ya da sıra oluşmasını engellemek için yapılmışsa pek başarılı olamamış. ödemede beklemeseniz bile ürün teslimde hız belli bir seviyenin üzerine çıkamadığı için mecburen beklemek zorunda kalıyorsunuz. birde kadıköy deki gold gibi küçük bir alan bu işlemler için ayrılmışsa havasızlıktan ölmek kolay oluyor.

daha sonra bu ikisinin iyi yanlarından bahsedicem... şu anda başarıyı 09.30 dan beri 10 uncu arayışım ve hala "cep telefonu elbette başarıdan alını" adlı müziği dinliyorum. resmen bilerek açmıyorlar... kvk nasıl bilmiyorum ama onu da öğrenirsem bu ikisini kapıştırabilirim...

Cuma, Kasım 18, 2005

doomgünüm

Kız kulesi...
Çok problemli bir adamım, çok huysuzum, herşeye kafamı çok takarım... Bu özelliklerim ışığında okuyun...

Yemek seçiyorum, en azından et mahsüllerinde... Kız kulesinin menüsünde vejeteryanlar için herhangi bir ürün yok !!! Düz et yiyemiyorum; dönerdi, urfaydı, adanaydı bunlarda problem yaşamıyorum. Menüde Kebab adı altında birşey gördüm. Sormadan tamam getirin dedim. Düz et geldi, sadece ince doğranmış... Midemi zorlayarak bir parça yiyebildim...

Fiyatlara gelince, tabiki başka bir kız kulesi yok. Tekel olmanın verdiği hakla fiyatların fena olmadığını söyleyebilirim. Ama fiyatlar, karşılığında alacağınız hizmete göre önem kazanır. Yani çok pahalı bir restoranda güzel hizmet alıyorsam o fiyatlar beni etkilemez. Ama gel gör ki fiyat/hizmet oranını beyenmedim... Daha düşük ücretlerle daha iyi hizmet aldığım restoranlar oldu. Ha bide o gece şansa işletme sahibinin arkadaşının düğünü varmış... Yani işletme sahibinin torpilli düğününe gitti hizmet :)

Manzaraya lafım yok, olamazda. Tamamen manzarasından, coğrafi konumundan kazanan bir mekan. Bu durumda Türkiye'nin de her konuda ortaya sürülen "coğrafi konumumuz" özelliği aklıma gelmiyo değil...

Cuma, Ekim 21, 2005

eMac

http://www.apple.com/hardware/ adresinden de görüleceği üzere Apple, eMac masa üstü tüp ekranlı bilgisayarını Desktops listesinden çıkartıp aşağılara Education isimli bölüme koymuş. Bunun anlamı şudur demek isterdim ama pek bi anlam ifade etmedi...

Perşembe, Ağustos 04, 2005

Lust for Bust

Zevkli ve komik bir oyun... Özellikle karakterin surat hareketleri çok komik..

Oynayın [link]

Pazartesi, Ağustos 01, 2005

Güvenli(k) ?

Hsbc bank vakti zamanında online bankacılık girişini 2 şifreye (birinin adı parola birinin ki şifre) çıkarttığında kendilerine bukadar şifrenin beni memnun etmediğine dağir bir mail atmıştım. Cevap olarak beni aramış, bu işlemlerin benim güvenliğim için olduğunu söylemişlerdi. Telefonda uzlaşmacı konuşmadık. Beni arayan bayan nedenleri söyledi. Ben 'valla önemli değil' dedim ama tabiki hiçbirşey değişmedi. Bugün resimde de görüldüğü gibi bir ekranla karşılaştım. Ne zaman bir güvenlik sorusu yaratmıştım, ne zaman buna bir cevap kaydettim hiç hatırlamıyorum ama şu anda havale dahil birçok önemli işlemi gerçekleştiremiyorum. Sölemek istediğim şu : kullanamadıktan sonra güvenli olmasının anlamı nedir ???

Salı, Temmuz 19, 2005

Çarşamba, Temmuz 13, 2005

Pazartesi, Temmuz 11, 2005

mr. erdoğan

Kendisi Mtv'nin switched on programına bir röpörtaj ile çıktı. Konu tabiki Live8 ve G8 idi. Röpörtaj Türkçe yayınlandı. İngilizce alt yazılar eşliğinde izlediğim röpörtajda Mr. Erdoğan savunma harcamalarının çok yüksek olduğundan, savunma sanai ile barışın ya da refahın sağlanmasına herhangi bir katkıda bulunulamıyacağından bahsetti. Daha sonra gelir dağılımının Türkiye'de belli bir seviyeye çekildiğini ama tam hedefe ulaşılamadığını söyledi. Genel olarak güzel konuştu diyebilirim. Gelir dağılımı kısmı biraz yalan olsada devamı doğru göründü... Switched on arada bir tekrar yayın veriyo o yüzden denk gelebilirsiniz...

Cuma, Temmuz 08, 2005

eski vapurlar.. eski mi ?


artık bilmeyen kalmamıştır sevgili vapurlarımızın sonu geldi. evet üretimi durdurulduğu gibi piyasadan da çekilecek vapurlar. yerlerine (hürriyet te okuduğuma göre çoktan sipariş edilmiş) kapalı ve belkide daha çok deniz otobüslerine benzeyen araçlar gelecek... bu konuda görüşümü söylemeden evvel bir site var onu tanıtmak gerekir : http://www.vapurumuvermiyorum.org/...

şimdi vapurlarımız iyi güzel ama bazı eksiklikleri var. bunlardan ilki yavaşlar. hem yavaş hareket ediyorlar hemde yanaşmak (park etmek) oldukça uzun sürüyo (bu yanaşma işlemini deniz otobüsüyle karşılaştırırsanız farkı görürsünüz). ikinci eksiğimiz ise çevreye verdikleri zarar. kullanılan yakıt ve denize dökülen kalıntıları. bu konuda çok daha detaylı bir yazı okumuştum ama şu anda bulamamaktayım.

şimdi "vapurumu vermiyorum" bence çok gerekli olmayan bir tavır. yani biraz sert. vapurlar nostaljik olabilirler ama teknolojinin oldukça gerisindeler.. evet vapurları kaldırıp bu garip araçları onların yerine koymak ta akıl karı değil. sonuç olarak benim düşüncem vapurlarımıza benzer ama teknolojik açıdan gelişmiş bir ürün... nasılki vw, new beatle ı üretti ve eski bir modelini yeniledi; nasılki chrystler, PT cruiser gibi eski arabaları andıran ama yepyeni bir model üretti... işte vapurlarımızda yeni kasaları, yeni motorları ile geri dönebilirlerdi... yazık olacak sonuçta...

Pazartesi, Haziran 27, 2005

free fall

http://pekkasandborg.com/portfolio/?id=2 adresinde bulduğum güzel bir flash... oynayın...

Salı, Haziran 21, 2005

bazı fotolar...





selo pabucuyarım çık dışarıya oynayalımmm

bazı kimselerin baskılarına dayanamayarak sonunda selahattin beyin resmini yayınlıyorum.. evet ne var bunda... evet evet bunda birşey yok esas olay selahattin beyden nefret etmek için 10 sebep adlı yazımda olacak... bekleyin o da gelecek şimdilik bu foto...

english

bir ara okula işim düştü. devamlı telefon ediyodum. numarayı çevirdikten sonra karşınıza birçok yerde olduğu gibi makina çıkıyor ve haklarınızı okuyor. yani 'maliye için 2 yi' gibi şeyler. neyse. önemli konu şu ki kayıt 'Işık Üniversitesi'ne hoş geldiniz' dedikten sonra 'for englayş press...' diyo. ilk dinlediğimde çok güldüğüm birşey. english bile diyememişler, garip bişi olmuş orda... açın dinleyin isterseniz : (212) 286 29 60... inglayş

Perşembe, Haziran 16, 2005

Şile

Bu fotoğrafı şile şenliklerine gittiğimizde çekmiştim. Şile çok kötü diyo orda kalanlar. Ya bizim şansımıza çok güzeldi, ya da bilmediğimiz birşeyler var... Anlamadım...

Çarşamba, Mayıs 25, 2005

The Terminal

Finallere günler kala her günümü evde film izleyerek geçirmekteyim. Bugünkü konuğum The Terminal'dı. Tom Hanks ve Catherine Zeta-Jones'un oynadığı film. Fazla birşey yazamicam filmle ilgili ama kendisini beyendim. Birde demin Karanlık Sırlar'ı izledim. Gerildim :)

Pazartesi, Mayıs 09, 2005

Aç - Kapa

Biraz evvel izledim Artema'nın yeni reklamını yazmadan edemedim. Yeni modelimiz Diago. Su daha çok yassı bi çekilde akıyo musluğumuzdan. Reklam başlayınca önce bi adamın bahçesini sulamak için hortuma su vermesini ve hortumdan çıkan suyun beklediğimizin tersine yassı bi şekilde çıkmasını izliyoruz. Bunu bir kadının bardağına su koyuşunu, devrilen bir vazodan su dökülüşünü aynı yassı su ile izliyoruz. Sonra ürünümüzü gösteriyolar. Bence çok güzel bir reklam. Tek birşey dışında. 'Su akkılıdır, biz daha akıllıyız' lafını pek benimseyemedim...

Cuma, Mayıs 06, 2005

Son dönem reklamlar

Uzun zamandır yazamadım ama uzun zamandır reklam izlemeye devam ettim. Hemen düşüncelerime geçeyim :

Avea - Tarkan : Gerçekten olmamış, olamamış. Ne Tarkan'a ne de şarkısına lafım var ama bu reklam Avea'yla ilgili herhangi birşey katmıyo izleyene. Daha çok Tarkan reklamı ya da klibi gibi birşey olmuş...

DoorTech : İsmi muhtemelen yanlış. Radyoda dinlediğim bir reklam. Bir kadın şarkı söylyor ve sözler bunlardan ibaret 'Doortech, Türkiye de ilk ve tek'. Belki firmanın adı dortek ya da daha farklı birşeydir. Gerçekten anlamadığım bir reklam...

Deren : Bence bu reklamlar kötü değil. Tamam çok güzel de değil ama akılda kalan bir müziği var. Hatta aklıma fena takıldı... Derenderenderenn...

Fanta : Süper bence. Athena, MFÖ ve Aylin Aslım... Kafalarda isimler. Ortada bir festival olduğu, bu festivale bu adamların ve kadınların katıldığı ve Fanta'nın bu organizasyon için tırlar dolusu hazırlandığı mesajı verilmiş. Beyendim...

İDAŞ - Yandan alf : Berbat bişi bu yaa. İnanılmaz derecede çirkin. Bikere karakter olmamış. Alf'e benzeyen garip bi yaratık. İğrenç bir ses. Berbat bir şarkı... İzlemeye dayanamıyorum diyebildiğim birşey...

Daha da var artık bir sonraki yazıya...

Salı, Nisan 26, 2005

Mezun olcaz az kaldı...

Bugün mezuniyette ekrana verilecek fotoğraf işine soyunduk... Bir çok poz çektik bu yandaki de onlardan biri... Hikayesi yok.. Neden hareketli olduğumuza gelince... Ben de herkes gibi poz vermeyi planlamıştım ama bi anda itişip kakışmaya başladık. Kimin eli kimin suratında bilinemezkenki bir an bu... Eylendik.

Pazartesi, Nisan 25, 2005


Okulda sevdiğim hocalardan biri. Yeni kameramdan nasibini aldı :) Saygılar...

Cumartesi, Nisan 23, 2005

Doğumgünleri...

Bugün yanda da fotoğrafı görünen pek sevgili Baluk beyin doğumgünü. Kendisini burdan da kutluyoruz. Bununla birlikte ayın 21inde Kolpa beyin doğumgünüydü. O da kutlu olsun. Hep birlikte nice senelere...

Çarşamba, Nisan 20, 2005

Bilakis...

Bilakis, MetroCity'de ki restorantlardan biri. Önce makarnanızın türünü seçiyosunuz. Spagetti, penne vs. vs... Sonra sosunuzu. Napoliten, bolonez, mantar... Liste kısa değil. İsterseniz salata falan alıyosunuz. Ama söylemem lazım büyük ve küçük diye ayrılan makarna boyutlarındaki küçük pek de küçük olmadığı gibi büyük denilen boy sizi şişirebilir. Yani porsyonlarda biraz elleri bol. Fiyatlar mı ? 2.5 küçük boy makarna artı 1 de napoliten sosu, e tabi içecekte ekleniyo 2 (cappy şeftali) ettimi sana 5.5 ytl ye güzel bir yemek. Tadı süper, hizmeti süper... Tavsiye yani :)

Pazar, Nisan 17, 2005

Çatıcı

Eskiden beyaz boyayla yazılıydı bu. Odanın balkonundan görünüyodu, hep güzel reklam diyodum. Artık yeni çatıcılar mı üstünü kapattı yoksa apartman mı vaz geçti bu reklamdan bilemiyorum ama güzel reklam karardı gitti :)

Pazartesi, Nisan 11, 2005

ateş tur mu mandrake mi ?


İki fotoğrafımız var... Biri bizim ateştur biri de eski Mandrake yeni Mandriva. Logolar benziyo mu yoksa aynı mı ? Hergün hergün bu ateştur logosunu görüp sinir oluyodum sonunda buraya koyma şansım oldu.

Artık bilemicem kim ne yapar, kim ne der... Ben üstüme düşeni yaptım içim rahat :)


Çarşamba, Nisan 06, 2005

- Önce sen beni sildin.
- Özür dilerim...

Saat 23:46 sanırım Eternal Sunshine of the Spotless Mind'ı tekrar izlemek istiyorum. Çok ama çok beyendim. Joel'in hatıraları silinirken zaman zaman o anı yaşaması zaman zamansa silindiğinin farkına varıp Clem'le konuşması...Kitapçıda hatıra silindikçe raflardaki kitapların git gide beyaz baskısız maddelere dönüşmesi gibi ayrıntılar... Joel'in kütüphaneden kendi apartmanına çıkması, Clem'le sahilde buldukları evden ayrılışında arabasında kumlara gömülü olması gibi geçişler...Evet evet en iyisi ben bunu tekrar izliim.

-Git o zaman.
-Gittim.
-Keşke kalsaydın.
-Keşke. Şimdi keşke kalsaydım diyorum. Keşke birçok şeyi yapmış olsaydım...

Eternal Sunshine of the Spotless Mind (saat 02:54) Posted by Hello

Pazar, Nisan 03, 2005

Okan ve Anneler

KanalD bu size anne diyebilir miyim ile gayet güzel kazan sağlamış buna şüphe yok fakat benim gibi Zaga'yı bekleyen ama beklemekten sıkılıp uyuyanlar yok mudur ? Bu durumda kanalD izleyici yani müşteri kaybetmemektedir mi ?

Aklıma esas takılan Okan Bayülgen neden hala kanalD'de ? Borcu mu var bu kanala ? Peki kanalD hem survivor hem gelin-kaynana yayınlayarak herkese hitap eden bir kanalız biz mi demek istiyor ? Çok soru oldu evet... Ama dün Zaga'yı hakkaten izlemek istiyodum ama isteğim kavga-gürültü-ağlama üçgenine takıldı. Tabi bu üçlünün yanında artık tiksindiğim insan sevgili sunucumuz...

Son olarak bir link ekliyorum. Zerrin hanım yorulmamış her yarışmacının diğeriyle olan "biomatch" ini hesaplamış. Allah kolaylık versin...

Cumartesi, Nisan 02, 2005

Cuma, Nisan 01, 2005

Oyak Bank

Oyak Bank'ın radyo reklamlarına hiç denk geldiniz mi bilmiyorum ama konusu şöyle : Her reklamda bir başka şube müdür çıkıp 'eğer bu reklamı 2 sene önce dinleseydiniz ev sahibiydiniz' gibi birşeyler söylüyor. Şimdi burda bir sorun var. Bu reklam iki sene önce varmıydı ? Yani suçlu biz miyiz Oyak Bank mı ? Alamadığım o evi bana şimdi kim verecek böhür böhürüüüü...

Sonrasında da ekliyor sayın şube müdür : 'olsun şimdi gelin türk lirası aman pardon (ya da hay allah) yeni türk lirası...'. Burda da ikinci bir sorun var. Daha YTL ye alışamamış bir şube müdürüne neden güveneyim ki ben. Bize öğretmeye çalışıyorlar ama daha kendileri karıştırıyo imajı var ortada...

Kısacası reklam olmamış, olamamış...

Cuma, Mart 25, 2005

Picasa ve Mac

Picasa çok güzel bir program (link). Bilgisayarınızdaki fotoğraflarınız, grafiklerinizi düzene sokmanızı daha rahat ulaşmanızı sağlıyo. SlideShow lar yapabiliyorsunuz hatta üzerlerinde basit oynamalar bile yapabiliyosunuz. Çok da hızlı ve iyi çalışıyo. Tabiki beadava (google). Ama bir sorunu var. O da sadece Windows versiyonunun olması. Sırf bu yüzden fotoğraf yollayamıyorum buraya... Umarım Mac için de birşeyler düşünürler...

Salı, Mart 22, 2005

Bilkoma karşı...

Bende bir apple'cı olarak katkıda bulunmak istiyorum ve Selçuk beyin süper grafiğini buraya koyuyorum. Umarım Bilkom birşeyleri farkeder ya da en azından "ne yapıyorum yahu ben" der... Umarım tabi...

Nescafe Gold & Nescafe 3ü1 arada

Nescafe Gold ve iki şeker... Sütsüz lütfen... Yorgunluk atmak, dergi okumak, konuşmak, tartışmak. Kahve tamam diğerleri için bir kişiye ve bir kahveye daha ihtiyaç var. Hımmm.... O zaman birce'yi yan sandalyeye oturtup bir de Nescafe 3ü1 aradasını hazırlayınca keyfe keyif denmez...

Cumartesi, Mart 19, 2005

Tahta


Biraz dikkatli bakın tahtaya. Ne geometri ne de matematikle alakalı başka bir ders bu. Kendisi National Security and Terrorism adlı dersimizin ders sonrası tahta görüntüsü. Her dersimiz böyle çizimlerle şemalarla geçiyor. Açıkcası pek birşŸey de anlamıyorum. Hadi hayırlısı... Posted by Hello

Sis var İstanbul'da... Cep telefonumdan bukadar çekebildim. Sahne çok güzeldi. Besiktaş iskelesinden uzaklaşırken geriye baktığınızda beyaz beyaz avrupa yakası gözüküyordu... Güzeldi işte... Posted by Hello

Cuma, Mart 18, 2005

Uyku

Nescafe gold sonrası gözlerimin ihaneti üzerine uykuya dalıyorum. İyi geceler. Herkese...

Aç gözlerini...

Bugün dersim 13.00 de olmasına rağŸmen sabah 07.20 gibi saçma bir saatte uyandım. Nedeni mi ? Diğer zamanlar da olduğŸu gibi gün ışığının odama girmesi (lamba etki etmiyo)... İsterse öğŸlen olsun, eğer odaya ışık girmiyorsa uyumaya devam edebiliyorum. Ama ne zaman ki ışık vuruyo yüzüme (direk güneşŸ olması gerekmiyo) o an uyanıyorum...